Savaşçı
Bugün birini anlatacağım, en yakınımdan içimden canımdan birini anlatacağım.
Ananem o bir savaşçı.
Hiç bir şeyin olmadığı bir dönemde dünyaya geliyor..
Hiçliğin içinde bir de annesi babası birbirini bıraktıklarını zannederek o yavruyu yapayalnız bırakıyorlar.
Hiçliğin ortasında balikesirin bir köyünde yapayalnız.
Halası bakıyor, büyütüyor ananemi.
5 yaşında ameliyat olmak için İstanbul'a gidiyor. Bir de resmi var o günden tatlı al yanak bir kız çocuğu. Dünyaya geliyor, yapayalnız.
Dedemle evlendiğinde sorunları artık geride bıraktığını düşünüyordur herhalde. Öylede olmuş bir süre. Sevmişler birbirlerini. Aşkla bağlanmışlar. Yalnızlığı bitmiş ananemin o zamanlar. Al yanaklı güzel bir kız, köyün delikanlısı dönemin jönlerini bin basan dedem.
35 yaşında yine yalnız kalmış ananem. 42 yaşında dedem kansere yenik düşüp vefat ediyor.
Dört çocukla, otuz beş yaşında bir kadın köy yerinde kalmış.
Yalan dünya işte dedemin kardeşleri bile sahip çıkmamış kadına.
Evlendirelim demişler, istememiş ananem. Cennette Nihat'ıyla buluşmak için yalnız kalmayı tercih etmiş. Dedem vefat ettikten sonra ilk ben doğmuşum. Adım Nihat.
Aşçı olmuş ananem, tarlada çalışmış. Erkek yevmiyesi almak için sırtında yük taşımış. Büyütmüş çocuklarını, evlendirmiş.
Yama yapmış elbiselerini yıllarca giymiş onları. Yeni bir elbise geçirmemiş sırtına. Ananemin elbise dolabini boşalttık. Herkes hatıra bir parçasını aldı. Çocuklarının aldığı yeni elbiseler yepyeni duruyordu. Kıyamamış.
En kısa öykü nasıl yazılır derseniz.
Çocukluğum gitti. Ananem öldü..
En başarılı kadın ödülleri veriliyor ya, benim tüm ödüllerim sana ananem. En cefakar, tüttüğünü koparan, yılmadan pes etmeden savaşan kadın.
Seni örnek alıyorum artık, pes etmiyorum. Sonuna kadar savaşmayı sen öğrettin bana.
"Yıllarca bize babalık yaptı, son yıllarda annelik yapmaya başladı."dedi dayım. Koca bir ömür savaşan bir kadın.
Allah senden bin kere razı olsun ananem.
Leave a Comment