Kelebekleri serbest bıraktım
Sonsuz mavinin göbeğine
doğru beni terk ettiler.. Zincirlenmiş at artık özgür.. Gözlerimi kapatıp yüzümü
güneşe doğru kaktırdım ve derin bir nefes aldım.. Oysa düne kadar
boğuluyordum.. Her gün ama her gün dibe vuruyordum.. Bir daha ve bir daha.. Nefes
alamıyordum ve lanet olsun ölemiyordum da.. Sırtımdaki bıçakların açtığı
yaralardan her an kalbim akıyordu, ben ölmüyordum..
Ruhumu kaybetmiştim.. Öyle
soluk ve karamsar dolanıyordum ihanetin, nefretin sokaklarında.. Öyle kalabalıktı
ki önümü göremezken öyle çok ses vardı ki sesimi duyamazken çığlıklarımı
bedenime hapsettiğimi bile fark edemiyordum..
.
Ve yalnızdım.. Çok yalnız.. Hissiz ve ruhsuz.. Gülmek öyle
güzel bir meydan okuyuştu ki hayata, en sevdiğim eylemdi işte öncelerde.. Ama
öylesine yaralıydım ki gülmekten korkuyordum çünkü aynı anda yeniden
yaralanmak, gülerken yara almak daha çok acıtıyordu.. Ve beni daha çok
yok ediyordu.. Hiç çırpınmadım batarken.. İçten içe sevinçle karşıladım ölümü..
Yok oluşumu.. Kayboluşumu.. Hiç aramadım kendimi.. Boğuldum.. Son adım, son
kelime, son nefes... Sadece bir tek kurşun..
Ve birden derin bir nefes aldım..
Nefesimle gözlerim kocaman açıldı.. Göz bebeklerim irileşti
ve neredeyse Gözlerim yerinden çıkacakmışçasına canımı yaktı.. Dibe vurduğum
sonuncusunda ayaklarım yere değdiğinde yukarı doğru sıçrayış.. Yüzeye..
Hayata..
Biliyor musun? Nefes alıyorum şuan.. Gülümsüyorum.. Espriler bile
yapıyorum.. Terk edilmiş bedenimde yaşıyormuş gibi rol yapabiliyorum.. Özgürüm
kurtuldum..öğrendim işte.. Tek solukta sol yanı bir kenara sıyırarak devam
ediyorum.. Kelebekler serbest ve at özgür..
Ben ve Hayat mı? Bir kadeh rakının
yanın da ki bir bardak su gibi.. Birleşmek istiyoruz ama ayrıyız..
Defne Kaya
Leave a Comment