Yeni Nesil Ebeveynlik Stilleri



Otoriter, aşırı hoşgörülü, kararsız, aşırı koruyucu, reddedici, ihmalkâr ya da demokratik. Anne-baba tutumlarını başlıklar altında incelediğimizde genel olarak karşılaşacağımız kelimeler bunlar. Her tutumun aile ve çocuk üzerine yansımaları farklıdır. Değişen hayat koşulları, ilgi alanları, bulunulan yeni sosyal çevreler vb. faktörlerin etkisi ile ebeveynlik rolleri de değişim içerisine girdi ve farklı ebeveynlik stilleri ortaya çıktı. Yeni nesil ebeveynlik stillerini; helikopter ebeveynlik, yavaş ebeveynlik ve minimalist ebeveynlik olarak tanımlayabiliriz.
Peki siz hangi ebeveynlik türüne daha yakınsınız? Birlikte keşfedelim.





1-HELİKOPTER EBEVEYNLİK
‘Helikopter ebeveynlik’, bir çocuğun annesi hakkında “helikopter gibi başımda dönüyor” ifadesi ile oluşmuş bir terimdir. Kast edilen; çocuğunun her şeyine yetişmeye çalışan, çocuğunun yapabileceği sorumlulukları üstlenen ve bu davranışları yaparken de oldukça kaygılı olan anne ve babalar. Çocukları için tam zamanlı bir kişisel asistan gibi yorulmadan çalışırlar. Bu yaklaşım anne-babaların davranışlarına olduğu kadar sözlerine de oldukça yansır. ‘Ödevlerimiz bitti, haftaya sınavlarımız başlıyor, Matematikten 90 aldık’ gibi cümleler çocuk ve ebeveyn arasındaki ayrışamamayı açıkça gösterir.
Helikopter ebeveynler; çocuklarına aşırı odaklı, aşırı koruyucu ve kontrolcüdürler. Anlık yaşantılar yerine çocuğun hayatı üzerinde aşırı kontrol ve sürekli planlar hâkimdir. Anne-babalar; çocukların mutsuz ya da başarısız oluşlarına kabul gösteremez hatta çoğu zaman var olan durumu değiştirmek için okulla, öğretmenle görüşme ya da gizli kararlar alma çabasında olurlar. Çocuk cephesinde bir hata olabilme ihtimalini kabul edemezler, aksine karşı tarafı sorgularlar. Bu yaklaşım kısa vadede çocuklar için hayat kurtarıcı olabilirken, uzun vadede çocuğun kişiliği üzerinde silinmesi zor olumsuz izler bırakır. Çocuğa aşırı odaklı oluş, ailenin sosyalliğini engeller, ev içi stres düzeyini artırır, gelecek kaygısı yaratır. Helikopter ebeveynlik; özgürce karar vermekte zorlanan, yetersizlik duygusu hisseden, sorun çözme becerisi gelişmemiş, empati gücünden yoksun, sık sağlık problemleri yaşayan, bugün ve gelecekte mutlaka bir başka bireye ihtiyaç duyan bağımlı bireyler yetiştirmek demektir.



2- YAVAŞ EBEVEYNLİK
New York’lu köşe yazarı Lenore Skenanzy 2008 yılında ‘’9 yaşındaki Oğlumun Kendi Başına Metro ile Seyahat Etmesine Neden İzin Verdim’’ başlıklı bir makale yayınlıyor ve bu başlık oldukça ses getiriyor. ‘Yavaş Ebeveynlik’ kavramı da o makale sonrası gündeme geliyor ve yoğun tartışmalar yaratıyor. Yavaş Ebeveynlik birçok kişi için ihmalkârlık olarak yorumlanıyor. Bu kavramı ortaya atan Yazar Skenanzy ise çocuklara özgürlük fırsatı sunup ‘’çocuk olmalarına’’ izin verdiğini söyleyerek görüşünü açıklıyor.
Nedir peki ‘Yavaş Ebeveynlik’? Spontanlıktan yana bir anlayıştır. Çocukların hayatlarında plansız etkinliklerin yer alması gerektiğini savunur. Örneğin; çocuğun okul sonrası yüzme dersine gitmesi, oradan çıkıp koşturarak keman kursuna yetişmeye çalışması, keman kursu bitince evde özel ders hocasının bekliyor olması yerine yaşadığı çevredeki akranlarıyla bolca oyun oynamasına öncelik verilmesini savunur. Kuralları dayatmalar ile değil de doğal ortamdaki yaşantılarla ve zaman içinde öğrenmeleri gerektiğini kabul eder. Aslında başka bir deyişle hiperebevenylik’in tam karşısında durur. Hayatı kurs ve etkinliklerle dolu olan günümüz ‘proje çocuklar’ yerine doğayla iç içe olan çocukları sağlıklı bulur. Çocukların doğayla iç içe olmaları oldukça önemlidir. Çünkü çocukların evde saatlerce ekran başında olması değil, temiz havada fiziksel aktivitede bulunması gerekir.
Yavaş ebeveynlik; başka ifadeyle çocuğun bağımsız bir birey oluşuna saygı duymak ve özgürlüklerini kısıtlamamak demektir. Çocuğun yenilikleri denemesine izin vermek, herhangi bir sorunla karşılaştığında çözebilmesine fırsat tanımak, seçenekler sunma ve kararı ona bırakmak sağlıklı olan yaklaşımdır. Kuralsızlık ya da ilgisizlik demek değildir. Yavaş ebeveynler korku ile hareket etmek, çocuğu için endişelenmek yerine; güvende olduğu sürece, deneyimlerinden ders alması için ona olanak tanıyan ebeveynlerdir. Sunulan bu özgürlük fırsatı çocukların sorumluluk sahibi yetişkinler olabilmelerine zemin hazırlar.



3-MİNİMALİST EBEVEYNLİK
Minimalist ebeveynlik, ebeveynlerin sağlıklı bir aile hayatını yaşayabilmek için ihtiyaç duydukları ne varsa hepsine hali hazırda sahip olduklarını savunan bir terimdir. Bu anlayışı taşıyan anne-babalar rutin hayat meşguliyetlerini, iş koşturmalarını sürdürürken ebeveynlik görevlerini de ihmal etmezler. Çünkü hayatlarında çok fazla seçenek, çok fazla eşya/oyuncak, çok fazla sorumluluk yoktur. Minimalist ebeveynler; çocuğa mükemmel anne-babayı, okulu, yemeği ve oyuncağı sunmak için kendilerini paralamazlar. Onlara göre bir şeyin yeterince iyi olması yeterlidir, mükemmel olanı aramak ise yıpratıcıdır.
Minimalist ebeveynler önce kendilerini tanır, kişisel değerlerini bilir sonrasında kendi ailelerini tanımaya ve anlamaya çalışırlar. Bu farkındalık; aldıkları kararlara güven duymalarını sağlar. Verdikleri kararlarda ise sadelikten yanadırlar. Birkaç seçenek arasından, kendi aileleri için doğru olana karar verirler. Fazlalıklardan arındırılmış olan sade bir yolun çocuklara keşif ve esneklik alanı sunabileceğini, kalıcı ve sağlıklı ilişkiler kurmasına yardımcı olacağına inanırlar. En temel amaçları ‘mükemmel’ olanın ‘iyi’ olanın düşmanı olmasına izin vermemektir. Önemli olan az olanla çok şey başarmak ve en yüksek verimliliği almaktır. 


Uzm. Psk. Dilara SAYAR

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.