Filozof kaptan Sócrates
Oynadığı yıllarda sokakta futbol oynayan bir kuşağın maç için aldığı isimler arasındaydı.Özellikle topuk pasları ve artistik hareketleri nedeniyle pele kendisi için ''geri geri bile oynasa birçok futbolcudan daha iyi olur.'' demiştir.Kişiliği de futbolu gibi renklidir, felsefi konuşur; ''çalışanların patronlardan daha güçlü olduğu tek meslek futboldur, çünkü işçilerin arkasında kitleleri vardır.'' der.
Futbol tarihinin en iyi orta saha oyuncularından biri olan Sócrates Brezilya millî takımında oynamış ve takımın kaptanlığını da yapmıştır.Sıradan bir adam değildi socrates.İsmini kütüphanecilik yapan babası koymuştur, socrates'te kitaplar içinde büyüyüp bambaşka bir sporcu olmuştur. Sol görüşlü olduğunu söylemek mümkün, ama tepkisi daha çok mevcut rejime ve şartlara karşıydı. Derdi halkın demokrasiyi anlaması ve sık sık belirttiği gibi, oy kullanmalarıydı.1.90 küsürlük boyuna karşın, Allah vergisi 41-42 numara ayaklara ve olağanüstü bir teknik beceriye sahipti. Oynadığı dönemde kendi boylarında orta sahayı bırakın, stoper bile zor bulunurdu. buna karşın socrates gücün, fiziğin sembolü değil, zekanın, ince pasların ve füze gibi şutların adamı oldu. Profesyonel futbol hayatına 1974 yılında Sao Paulo eyaletinde, memleketi Riberão Preto'da Botafogo takımında başlamıştır. Ancak kariyerinin büyük bölümünü (1978-1984) Corinthians takımında geçirmiş ve burada futbolu ülkedeki mevcut askeri diktatörlüğe meydan okumak için kullanmasıyla meşhur olmuştur. Takımı corinthians, diktatörlük döneminde takım formasına slogan yazan tek kulüptü. ‘corinthianslı demokrasisi’ hareketinin öncülüğünü yaparken, ‘haklar şimdi’ ve ‘başkanı seçerken oy kullanmak istiyorum’ sloganları ve kendisi ile özdeşleşen demokrasi yazılı saç bandı, mücadelenin ritmini de belirleyen önemli bir momentin ‘özel’ araçlarıydı.Belki sonucu değiştiremedi, ancak sonucun değişmesi için ‘boyun eğmemeyi’ kendisine şiar edinmişti. Bu sporun da ne kadar kritik bir mücadele alanı olduğunun açık bir göstergesi olarak görülmeliydi. Dr. Socrates, günümüz spor dünyasında hala bir sembol ve değer olmaya devam ediyor. Sporun bu kadar karanlık ilişkilere ve kapitalist kire battığı, gerçek anlamından hızlıca uzaklara taşındığı bir çağda, socrates ismi yüksekte durmayı sürdürüyor.Sporu da yeniden ve sağlıklı bir çizgide üreteceğimiz bir düzenin arayışı devam ederken, bize socrates’ten ve nicelerinden miras olarak ‘boyun eğmemek’ kalıyor.
Mayıs 1979 ile Haziran 1986 ayları arasında millî takıma 60 kez çağrılmıştır.1982 dünya kupasında kaptanı olduğu Brezilya milli takımına yaptırdığı savunma futbol tarihine socrates'in savunması olarak geçmiştir.Onu, halkın gözünde‘efsaneleştiren’, unutulmaz ve ayrıcalıklı kılan ise, diktatörlüğe karşı verdiği cesur mücadelesi, halktan ve emekten hiç kopmayan yapısı, birikimini mücadelesi ile buluşturabilmesi ve siyasi öncülüğü idi.
Sócrates, kariyerinin sonlarında İtalyan klubü ACF Fiorentina ve Brezilya kulüpleri Flamengo ve Santos'ta da oynamıştır. Attığı paslar, oyunu oldukça iyi bir şekilde okuması ve uzun boyuna rağmen iyi koşması nedeniyle kendisine "Futbolun Filozofu" denilmeye başlanmıştır. Fiorentina'ya transfer olduğunda sorulan "en çok hangi italyan futbolcuya saygı duyuyorsun" sorusuna "hiçbirini tanımam. ben gramsci'yi dilinden okumak ve işçi hareketleri tarihini çalışmak için buradayım."der
Futbolu bıraktıktan on küsur sene sonra 2004 yılında İngiltere'nin Kuzey İlleri Doğu Futbol Ligi'ndeki Garforth Town Football Club'da bir aylığına futbolcu/antrenör olarak oynamayı kabul etmiştir.Kuzey İngiltere amatör futbol ligi'nde lider olan kasaba takımı garforth town ile 1 aylık sözleşme imzaladı. Kasabanın 3 bin kişilik wheatley park stadı’nda sahaya çıktı. Garforh town’ın tadcaster ile oynadığı ve 2-2 biten maçın son 10 dakikasında forma giydi. Oldukça kilo alan socrates klasından hiçbir şey kaybetmediğini 10 dakikada gösterdi. Maçta sadece 1 şut atan socrates yedek kulübesinde beklerken üşümemek için üç tişört, bir atkı, bir bere, bir çift eldiven ve kalın bir palto giydi. En son ülkesinde spor alanında pratisyen hekim olarak çalışmış olan Socrates'i Pelé 2004'ün Mart ayında yaşayan en iyi 125 futbolcu arasında göstermiştir.
Aynı zamanda, Faculdade de Medicina de Ribeirão Preto adlı okuldan mezun bir tıp doktoruydu. Diplomasını futbol oynadığı dönemde almıştır. Öte yandan bir entelektüel (felsefe doktorası vardı), sigara tiryakisi ve sıkı bir alkol kullanıcısıydı. Boyu 192 santimetreydi. Yaygın inanışın aksine İrlanda'da öğrenci olduğu dönemde University College Dublin FC'de futbol oynamamıştır.
Türkiye'de 2015 yılının Nisan ayında aylık olarak yayımlanmaya başlayan Socrates adlı spor dergisinin, Eski Yunan filozofu adaşı ile birlikte iki isim babasından birisidir.
Sócrates 4 Aralık 2011 günü bağırsak enfeksiyonu nedeniyle kaldırıldığı Sao Paulo'daki Albert Einstein Hastanesi'nde hayatını kaybetmiştir
Benim üç tane idolüm vardı; Che Guevara, Fidel Castro ve John Lennon diyen bu sözlerin sahibi socrates, 4 aralık 2011 günü aramızdan ayrılmıştı. İdolleri gibi yaşamış, emek mücadelesinin en önemli figürleri arasında yerini almış ve klasikleşen gol sevinci gibi, ‘sağ yumruğu havada’ ayrılmıştı yeşil sahalardan ve hayatımızdan…
O gün, Dr. Socrates’in bir dileği daha gerçekleşmişti aslında. düşünceleri ve mücadelesi dışında önem verdiği başka şeyler de elbette ki vardı.
“corinthians’ın şampiyon olduğu bir pazar günü ölmek istiyorum” demişti ve öldüğü gün şampiyon, çok sevdiği corinthians olmuştu…
Görebilmiş miydi emin değilim, ancak o günü hissederek öldüğüne inanmak zor gelmiyor artık.
Dr. Socrates, sıra dışı karakterinin yanında önemli bir politik figürdü. Günümüzde sayıları katlanarak artan, yeşil sahalarda yaptıkları artistlik hareketlere, bireyselliği ve bencilliği öven davranış kalıplarına ya da emek düşmanlığı konusunda sekter ve trajik kişilikler karşısında socrates, emekçi halkın “yüce sıska adam’ı” idi…
Küba’yı kıskançlıkla sahiplenen ve burada gerçek demokrasinin yerleşik olduğunu her konuşmasında ifade eden, sosyalist küba’nın eksikli tanındığından rahatsızlık duyduğunun altını çizen socrates, küba’ya sıklıkla seyahat ederdi.
Küba onun için, düşüncelerinin ve kişiliğinin layıkıyla uyuştuğu tek adresti…
Oyunculuğu zaten tartışılmazdı. Brezilya’nın ve dünyanın en yetenekli ve önemli ayakları arasında başa yazılırdı ismi. Boyu da ismi kadar uzundu… futbolu da bir o kadar büyük ve alımlı.
Brezilyanın efsanevi 1982 kadrosunda yer alan seyretmeye doyamadığımız takımın karizmatik futbolcusuydu. Dünyaya futbolu sevdiren oyunculardandır.
Toprağın bol olsun huzur içinde yat "doktor".
Futbol tarihinin en iyi orta saha oyuncularından biri olan Sócrates Brezilya millî takımında oynamış ve takımın kaptanlığını da yapmıştır.Sıradan bir adam değildi socrates.İsmini kütüphanecilik yapan babası koymuştur, socrates'te kitaplar içinde büyüyüp bambaşka bir sporcu olmuştur. Sol görüşlü olduğunu söylemek mümkün, ama tepkisi daha çok mevcut rejime ve şartlara karşıydı. Derdi halkın demokrasiyi anlaması ve sık sık belirttiği gibi, oy kullanmalarıydı.1.90 küsürlük boyuna karşın, Allah vergisi 41-42 numara ayaklara ve olağanüstü bir teknik beceriye sahipti. Oynadığı dönemde kendi boylarında orta sahayı bırakın, stoper bile zor bulunurdu. buna karşın socrates gücün, fiziğin sembolü değil, zekanın, ince pasların ve füze gibi şutların adamı oldu. Profesyonel futbol hayatına 1974 yılında Sao Paulo eyaletinde, memleketi Riberão Preto'da Botafogo takımında başlamıştır. Ancak kariyerinin büyük bölümünü (1978-1984) Corinthians takımında geçirmiş ve burada futbolu ülkedeki mevcut askeri diktatörlüğe meydan okumak için kullanmasıyla meşhur olmuştur. Takımı corinthians, diktatörlük döneminde takım formasına slogan yazan tek kulüptü. ‘corinthianslı demokrasisi’ hareketinin öncülüğünü yaparken, ‘haklar şimdi’ ve ‘başkanı seçerken oy kullanmak istiyorum’ sloganları ve kendisi ile özdeşleşen demokrasi yazılı saç bandı, mücadelenin ritmini de belirleyen önemli bir momentin ‘özel’ araçlarıydı.Belki sonucu değiştiremedi, ancak sonucun değişmesi için ‘boyun eğmemeyi’ kendisine şiar edinmişti. Bu sporun da ne kadar kritik bir mücadele alanı olduğunun açık bir göstergesi olarak görülmeliydi. Dr. Socrates, günümüz spor dünyasında hala bir sembol ve değer olmaya devam ediyor. Sporun bu kadar karanlık ilişkilere ve kapitalist kire battığı, gerçek anlamından hızlıca uzaklara taşındığı bir çağda, socrates ismi yüksekte durmayı sürdürüyor.Sporu da yeniden ve sağlıklı bir çizgide üreteceğimiz bir düzenin arayışı devam ederken, bize socrates’ten ve nicelerinden miras olarak ‘boyun eğmemek’ kalıyor.
Mayıs 1979 ile Haziran 1986 ayları arasında millî takıma 60 kez çağrılmıştır.1982 dünya kupasında kaptanı olduğu Brezilya milli takımına yaptırdığı savunma futbol tarihine socrates'in savunması olarak geçmiştir.Onu, halkın gözünde‘efsaneleştiren’, unutulmaz ve ayrıcalıklı kılan ise, diktatörlüğe karşı verdiği cesur mücadelesi, halktan ve emekten hiç kopmayan yapısı, birikimini mücadelesi ile buluşturabilmesi ve siyasi öncülüğü idi.
Sócrates, kariyerinin sonlarında İtalyan klubü ACF Fiorentina ve Brezilya kulüpleri Flamengo ve Santos'ta da oynamıştır. Attığı paslar, oyunu oldukça iyi bir şekilde okuması ve uzun boyuna rağmen iyi koşması nedeniyle kendisine "Futbolun Filozofu" denilmeye başlanmıştır. Fiorentina'ya transfer olduğunda sorulan "en çok hangi italyan futbolcuya saygı duyuyorsun" sorusuna "hiçbirini tanımam. ben gramsci'yi dilinden okumak ve işçi hareketleri tarihini çalışmak için buradayım."der
Futbolu bıraktıktan on küsur sene sonra 2004 yılında İngiltere'nin Kuzey İlleri Doğu Futbol Ligi'ndeki Garforth Town Football Club'da bir aylığına futbolcu/antrenör olarak oynamayı kabul etmiştir.Kuzey İngiltere amatör futbol ligi'nde lider olan kasaba takımı garforth town ile 1 aylık sözleşme imzaladı. Kasabanın 3 bin kişilik wheatley park stadı’nda sahaya çıktı. Garforh town’ın tadcaster ile oynadığı ve 2-2 biten maçın son 10 dakikasında forma giydi. Oldukça kilo alan socrates klasından hiçbir şey kaybetmediğini 10 dakikada gösterdi. Maçta sadece 1 şut atan socrates yedek kulübesinde beklerken üşümemek için üç tişört, bir atkı, bir bere, bir çift eldiven ve kalın bir palto giydi. En son ülkesinde spor alanında pratisyen hekim olarak çalışmış olan Socrates'i Pelé 2004'ün Mart ayında yaşayan en iyi 125 futbolcu arasında göstermiştir.
Aynı zamanda, Faculdade de Medicina de Ribeirão Preto adlı okuldan mezun bir tıp doktoruydu. Diplomasını futbol oynadığı dönemde almıştır. Öte yandan bir entelektüel (felsefe doktorası vardı), sigara tiryakisi ve sıkı bir alkol kullanıcısıydı. Boyu 192 santimetreydi. Yaygın inanışın aksine İrlanda'da öğrenci olduğu dönemde University College Dublin FC'de futbol oynamamıştır.
Türkiye'de 2015 yılının Nisan ayında aylık olarak yayımlanmaya başlayan Socrates adlı spor dergisinin, Eski Yunan filozofu adaşı ile birlikte iki isim babasından birisidir.
Sócrates 4 Aralık 2011 günü bağırsak enfeksiyonu nedeniyle kaldırıldığı Sao Paulo'daki Albert Einstein Hastanesi'nde hayatını kaybetmiştir
Benim üç tane idolüm vardı; Che Guevara, Fidel Castro ve John Lennon diyen bu sözlerin sahibi socrates, 4 aralık 2011 günü aramızdan ayrılmıştı. İdolleri gibi yaşamış, emek mücadelesinin en önemli figürleri arasında yerini almış ve klasikleşen gol sevinci gibi, ‘sağ yumruğu havada’ ayrılmıştı yeşil sahalardan ve hayatımızdan…
O gün, Dr. Socrates’in bir dileği daha gerçekleşmişti aslında. düşünceleri ve mücadelesi dışında önem verdiği başka şeyler de elbette ki vardı.
“corinthians’ın şampiyon olduğu bir pazar günü ölmek istiyorum” demişti ve öldüğü gün şampiyon, çok sevdiği corinthians olmuştu…
Görebilmiş miydi emin değilim, ancak o günü hissederek öldüğüne inanmak zor gelmiyor artık.
Dr. Socrates, sıra dışı karakterinin yanında önemli bir politik figürdü. Günümüzde sayıları katlanarak artan, yeşil sahalarda yaptıkları artistlik hareketlere, bireyselliği ve bencilliği öven davranış kalıplarına ya da emek düşmanlığı konusunda sekter ve trajik kişilikler karşısında socrates, emekçi halkın “yüce sıska adam’ı” idi…
Küba’yı kıskançlıkla sahiplenen ve burada gerçek demokrasinin yerleşik olduğunu her konuşmasında ifade eden, sosyalist küba’nın eksikli tanındığından rahatsızlık duyduğunun altını çizen socrates, küba’ya sıklıkla seyahat ederdi.
Küba onun için, düşüncelerinin ve kişiliğinin layıkıyla uyuştuğu tek adresti…
Oyunculuğu zaten tartışılmazdı. Brezilya’nın ve dünyanın en yetenekli ve önemli ayakları arasında başa yazılırdı ismi. Boyu da ismi kadar uzundu… futbolu da bir o kadar büyük ve alımlı.
Brezilyanın efsanevi 1982 kadrosunda yer alan seyretmeye doyamadığımız takımın karizmatik futbolcusuydu. Dünyaya futbolu sevdiren oyunculardandır.
Toprağın bol olsun huzur içinde yat "doktor".
Leave a Comment