7 Uyurlardan biri


  Kar yağışı yeni kesildi şehrimde. Gökyüzü nasıl da karanlık, toprak nasıl da aydınlandı. Sisli şehrin sisli, toprak kokan çocuklarıyla gülüştük.


Islak, üşümüş sokak köpekleriyle konuştuk. Yalnızlıktan değil, yalnız değilim. Bir şehre hapsolmuşum, ne kalasım var ne gidesim. Öyle bir şehir ki gülmeyecek, sevmeyecek, aşık olmayacaksın.Bir gün gidersem arkamdan de ki;
'Bir meczuptu, konuşurdu sokak köpekleriyle, gökyüzüne gülümserdi, derdini fısıldar suya, kahkahasını toprağa hediye ederdi.' Oysa hapsolmuşum bu sisli şehre,
yaralanmışım üstelik, sırtımda bin bir bıçak izi. Bir gün gidersem son gücümle kaçmış olacağım. 





   Her şey başlamadan önce bir çobandım, heybemde sözcükler, nefrete karşılık aşk güderdim. Düşmanımla ekmeğimi bölüşür, dostuma yüreğimden verirdim. Bir gün yorgun
düştü bu beden. Gelen yakar yüreğimi, giden yürek sızısı. Gözlerimi kapatıp aman diledim Tanrı'dan. Gözlerimi açtığımda küçük, ıslak bir sokak köpeği vardı yanıbaşımda.
Tanrı seslendi; 'Yaşamak için bir sebep koydum yoluna, üşüdüyse ısıt, bölüş ekmeğini acıktıysa, bu sessiz kul merhem olacak yaralarına.'
Yüreğimi harlayıp ısıttım ıslak tüylerini, yaralarına merhem sürdüm, bölüştüm ekmeğimi, adını Kıtmir koydum. Zamanla iyileşti yaraları, zamanla iyileştirdi yaralarımı. 
Zamanla duyuldu şehirde, yayıldı gün be gün. Aşkı, sevgiyi, mutluluğu haram sayanlar düştüler peşimize. Sisli şehrin, mutsuz insanlar sürüsü ellerinde, dillerinde
tüm kesici aletlerle. Yıllarca koştuk, yıllarca kaçtık ama şehirden çıkamadık. Bir gün kaçabilirsem arkamdan de ki; 'Yalnızca bir meczuptu, öksüz sokak köpeğini 
evladı saymış, dilimizle yaraladık yılmadı, vurdukça yıkılmadı.' 
    Kar yağışı yeni kesildi şehrimde. Gökyüzü nasıl da karanlık, toprak nasıl da aydınlandı. Sisli şehrin, gri benizli insanları beni yaraladı.
Düştüysem de kalktım ayağa, öksüz Kıtmir hatrına. Ayaklarımın altında buz, yüreğimde aşkın özlemiyle ne kadar kaçtık bilmiyorum. Her şeyin, herkesin
gri ve sisli olduğu bu şehirde bir gün kırmızı bir gülle selamlaştık. 'Yapraklarımın kırmızısı, bülbülün kanından gelir. Aşk uğruna kaybedecek yüreğin varsa bülbül,
yoksa diken olacaksın.' dedi. Ben ki diken olmamak için kendimi kanatmışım, başkasına can olayım derken hep kendimi karartmışım. Meğer ben hep bülbül gibi yüreğimi
dikenlere batırmışım. Yüreğimden damlarken kanım seslendim güle; 'Bir gün gidersem bu şehirden arkamdan de ki; 'Bir meczuptu, doğarken ölümle tanışanı, aşk uğruna
ölmek korkutur mu?' O zaman bir taş bıraktı avuçlarıma, siyah. 'Bak' dedi. 'Bu bülbülün yüreğidir. Eğer haketmeyen birine verirsen senin de yüreğinin sonu böyledir.'


Gözlerimi kapatıp izledim yüreğimi. Koca bir et parçası ki taşa dönmüş, ben farkına bile varmadan. Arkama bile bakmadan kaçtım oradan, yanımda Kıtmir. 
Gün geceye dönerken sığındık bir mağaraya, arkamızda bizi arayan gri benizli, mutsuz insanlar. Kıtmir yaralarıma merhem olurken seslendim Tanrı'ya, belki isyanla belki 
duayla.


'Yüzyıllar önce bir balıktım, denizinde usulca, huzurla dolaşan. Deniz kurudu, ben öldüm. 'Yaşa' dedin, küçük bir tohum oldum. Toprağa hasretken rüzgar savurdu,
soğuk vurdu. Ben öldüm. 'Yeniden yaşa' dedin. Küçük bir serçe oldum. Kanatlarımı kopardılar, ezdiler. Ben öldüm. Çoban oldum, sevgi ektim, aşk güttüm. Koskoca şehirde
gökkuşağı olacakken, şehri sis kapladı. Bak bu mağarada bir Kıtmir var yanımda. Şimdi söyle bana kaç kez daha ölmeliyim gerçekten yaşamak için?'
   Kar yağışı yeniden başladı şehrimde. Gökyüzü karanlık, toprak nasıl da aydınlandı. Şehir zaten hep sisli. Gri benizli insanlar peşimizde. Kıtmir daldı 300 yıllık
uykusuna ben uyanık kaldım. Taşlaşan yüreğin ağırlığıyla, topraktaki kardeşime kavuşma arzusuyla gözlerimi kapadım. Ta ki 'yeniden yaşa.' diyeceği güne kadar. Bir gün
gidersem bu şehirden ama öylesine değil arkamdan de ki; Bir meczuptu, öksüz sokak köpeği Kıtmir'i evladı saymış. Vurdukça bedeni yıkılmadı, ruhu bin bir parça.
Gökyüzüne gülümser, dostuna düşmanına gülümser, derdini fısıldardı suya. Kahkasını hediye ederdi topraktaki kardeşine. Bir meczuptu işte. Biz vurduk düşmedi,
 yıkmaya çalıştıkça güçlendi. Her seferinde yeniden ayağa kalktığında sesi kesildi, kahkahası dinmedi. Bize hiç benzemedi. Bize hiç benzemedi.



Yazan: Merve Güvenlier



Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.