Neden Dik Duramıyoruz?



Topuklu ayakkabılar, şık bir kıyafet, güzel taranmış saçlar ile hanımlar ve tertemiz gömlek, ceket, pantolon içinde, özenle silinmiş temiz ayakkabılar ile beylerimizi hayal edelim. Yürüyoruz, yürüyoruz, yürüyoruz sonra oturuyoruz kalkıyoruz ve yine yürüyoruz. Tüm bu eylemlerimizi yaparken bize eşlik eden bir şey var: Düşük omuzlarımız. Her kim olursanız olun veya ne yapıyorsanız yapın, o omuzlar size eşlik ettikçe o omuzların en yakın arkadaşı mutsuz suratta size eşlik edecektir. ‘’ Nasıl yani, ’’ dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle ki son yapılan araştırmaların biri Auckland Üniversitesinden geldi. Yaptıkları arastırmadan edindikleri sonuç şu: Dik duruş stres ile başarılı bir şekilde mücadele ediyor.

Buradan edinilen sonuç ile yazıma şu şekilde devam etmek istiyorum. Yapılan araştırmalara göre dik durmak pek çok ruhsal problemi çözüyorsa, çökkün omuzlarımız pek çok ruhsal problemi oluşturuyordur! Çökkün omuzlarımız, mutsuz suratımızın sebebi. Mutsuz suratımız yalnızlığımızın, yalnızlığımız düşük özgüvenimizin, düşük özgüvenimiz hayat stresinin, hayat stresi depresyonumuzun, depresyonumuz kalitesiz yaşam standartlarımızın sebebi. 
Bu liste böyle uzar gider. Öyleyse ‘her şey bizlerde başlıyor’ dedik, motive olduk diye düşünelim. Bir sonraki eylemimiz aynanın karşısına geçip dik duruşa sahip olmak için çabalamak olacaktır. Youtube’a ‘nasıl dik durulur, dik oturulur’ diye yazacağız, sırt kaslarımızı güçlendirmek için spora yazılacağız, belki de bir ‘personal trainer’ımız bile olacak. Ama bu kadar uğraştan sonra o topuklularda dik durmayı başarabilecek miyiz veya temiz beyaz gömleğimizin kravatını gevşetirken aynaya gözümüz iliştiğinde dik bir duruşa sahip olduğumuzu görecek miyiz? Büyük olasılıkla hayır! Çünkü eğer öyle olsaydı herkes dik duruyor, dik yürüyor, gülümsüyor, stressiz bir hayat yaşıyor olurdu ve muhtemelen şu an sokaklarda insanlar mutluluktan dans ediyor, eğleniyor, flörtleşiyor ve hayatın derdinden serinden kurtuluyor olurdu. Çünkü dik durmak basit bir bilgi hatta hiç Youtube’a arattırmayın ben burada söyleyeyim. Dik durmak için: ‘Mümkün olduğunca eğilmeden, dik bir pozisyonda kalmaya çalışın. Sırtınız düz, ayaklar omuz hizasında, alt tarafınız biraz öne doğru, omuzlar ise çok hafif arkaya doğru olmalı. Bu, tüm vücut için en doğru duruş biçimidir. Ayrıca elleriniz cebinizde durmayın, bu farkında olmadan eğilmenize yol açacaktır.’ Gördünüz mü? İşte bu kadar basit!  E Seray Hanım madem bu kadar basit, hakikaten neden dik duramıyoruz? 

Boynu bükük bir kardelen gibi oradan oraya dolaşıyoruz? Çünkü sevgili okurum, nasıl ki dik duruş psikolojik problemlere etki ediyor ve tedavi ediyorsa, ruhsal bozukluk, kötü düşünceler, korkular, etrafımızdaki insanların ağızlarından çıkan tüm olumsuz cümleler, eleştirel yaklaşımlar, çocukluğumuzdan beri yerleştirilmiş ve bizi hiçbir yere ulaştırmayan şablonlar, olmaz, yapamam, kesin başarısız olacağım, yeterince iyi değilim, berbatım, sefilim gibi kendimiz hakkında söylemlerimiz ve tüm bu çarpık düşünceler bizim omuzlarımızı çökertiyor. İşte tam bu noktada iyileştirmemiz gereken, sırt kaslarımız değil, beynimizin kıvrımları oluyor.

Özetle söz konusu dik durmaksa işimiz çok zor! Bunca senedir hayatımızı saran kara bulutları bir bir ortadan kaldırmamız gerek. Sırt kaslarınızı güçlendirmek için ‘personal trainer’ ararken listenize bir de ‘psikolog’ eklemeniz gerekecek!

Duruşun ruhsal sağlığa olan etkisiyle ilgili araştırmayı okumak için orijinal metin: 

https://www.huffingtonpost.com

Seray Küçük

Bu yazıyı beğendiyseniz ‘benlik ve kimlik’ konusunda yazmış olduğum Ben’i Keşfet kitabını da beğeneceksinizdir! Hemen incelemek ve satın almak için D&R linki : 

https://www.dr.com.tr/Kitap/Beni-Kesfet/

Psikolog Seray Küçük’ten psikolojik danışmanlık almanız artık mümkün! Nerede yaşadığınızın bir önemi yok! 

İnternet üzerinden gerçekleşecek olan seanslar ile sorunlarınıza çözüm bulmanız artık çok kolay. İletişim hattı : 05522682410 (saat 09.00-20.00 arası)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.