Barbaros Andiç;Mesleğimi meslek olarak kabul etmek, Türkiye dekariyer alanında alınabilecek en büyük risktir.

Andiç: Ailemle vakit geçirmeyi seviyorum..Sahne ve üniversitedeki derslerim dışındaki vaktimi çocuklarımla geçirmeye çalışıyorum. Onlarla oynamak hem büyük bir haz veriyor hem de oyunculuk adına onlardan çok şey öğreniyorum.

Sümeyya Bayrak / İSTANBULHem oyuncu hem de akademisyen... İşini aşkla, ailesine sevgiyle bakan Barbaros Andiç, Rengihayat.com haber sitesine özel ailesini, kariyerini ve oyunculuğunu anlattı.

Kendinizden biraz bahseder misiniz?
Ankara 1974 doğumluyum. Liseden sonra önce İşletme sonra Jeoloji Mühendisliği eğitimini yarıda bırakarak Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünden mezun oldum. Bu yıl kısmetse tezimi bitirip doktora unvanı alacağım. Yüksek Lisans eğitimi sırasında araştırma görevlisi olarak akademisyenliğe başladım. Sahnede yirmi altı yıl, akademisyenlikte on dört yıl geride kaldı.  Tüm bunlardan arta kalan zamanda evlendim. Şu an 2,5 ve 4,5 yaşlarında iki pırlantam var. J Halen Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü’nde çalışıyorum.


Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?
Ortaokul yıllarında oyun izlemekten büyük keyif alırdım. İçe kapanık bir çocuktum ve lise çağlarında babamı kaybettiğimiz zaman bunun dozu biraz daha artmıştı. Annem tiyatro izlemekten keyif aldığımı bildiği için kafam dağılsın ve biraz da açılayım diye beni özel bir tiyatronun oyunculuk kursuna göndermişti. O kursun bana kattıklarını fark ettiğimde bu işi yapmaya karar verdim.

Oyunculuğu neden seçtiniz?
Dediğim gibi, ilk başladığım amatör toplulukta edindiklerim, içimdeki pek çok karışıklığı düzene sokmuştu. O yaşa kadar hasbelkader biriktirdiğim iç malzemenin ilk kez işe yaradığını gördüm. Bu beni derinden etkilemişti.

Aileniz de oyuncu olan var mıydı?
Hayır.. Ailem de oyuncu olan yok.

Nasıl oyunlarda, rollerde oynadınız?
Bugüne kadar daima bağımsız işler yaptığım için oynadığım ve yönettiğim neredeyse tüm oyunları, sanat dilimi oluşturabilmek adına kendim seçtim. Bunlar farklı anlayışta yazılmış yerli ve yabancı yazarlar oldu. Örneğin Nazım Hikmet den de çalıştım Necip Fazıl’dan da… Geleneksel Türk Tiyatrosu’nda oyunlar koydum. Bu karşılık 18.-19. Yy. Avrupa tiyatrosundan oyunlar da… Akademik araştırmalarım için bu durum zaten doğal ve kaçınılmazdı.


Tiyatro ve dizi oyunculuğu arasında bir fark var mıdır?Genelde bu sorunun alanla bilimsel ilişkisi olmayan kişiler için kalıplaşmış bir yanıtı vardır: ‘tiyatroda büyük oynanır, kamera karşısında küçük oynanır’. Bu yanıt son derece, ciddiyetsiz, tutarsız, ne kastettiği belirsiz bir yanıttır. Bu soru doktora tezimin çıkış konusudur. Şaka bir yana bu soruya bir tezle yanıt veren biri için kısaca yanıtlamak zor. Kısmetse ilerleyen zamanlarda bir kitapla bu soruya yanıt vereceğim.

Bu mesleği insanlara tavsiye eder misiniz?İnsanlara tavsiye verme alışkanlığım genelde yoktur. Ancak zorluklarına katlanacak kadar seviyorlarsa oyuncu olmalarında bir sakınca bence yok. Ancak sektörde hem oyuncu olmak isteyip hem de zorlukları karşısında ağlayıp sızlanan o kadar çok genç arkadaşla karşılaşıyorum ki, bu işkenceyi kendilerine neden yaptıklarını anlamıyorum.

Nasıl bir izleyicisiniz?
İstenmeyen bir izleyiciyim desek doğru olur. Akademisyenliğe başladığımda bölüm başkanım ve Devlet Tiyatroları’nın eski genel müdürlerinden biri olan Hocam; ‘biz beğenmemek üzerinde yetiştirildik’ demişti. Bu kadarını kabul etmek mümkün değil ancak bir oyun ya da film izlerken, işle estetik bağ kurma becerisini kaybettiğim için belki de - mesleki deformasyon diyelim buna – analitik gözle izlediğim için genelde tadını çıkaramıyorum. Bu yüzden yapılan işleri seçerek izliyorum.

Oynamak istediğiniz özel bir karakter var mı?
Benim öğrencilik yıllarımda bu sorunun yanıtının genelde ‘Hamlet’ olması beklenirdi. Ben o zamanlar ‘Don Kişot’ derdim. Ancak şimdi bu ayrımları yapmamayı öğrendim.


Oyunculuk dışında neler yapıyorsunuz?
Sahne ve üniversitedeki derslerim dışındaki vaktimi çocuklarımla geçirmeye çalışıyorum. Onlarla oynamak hem büyük bir haz veriyor hem de oyunculuk adına onlardan çok şey öğreniyorum.

Keşke yapsaydım veya keşke yapmasaydım dediğiniz durum oldu mu?
Herhalde her insan bu duyguyu yaşamıştır ama kimileri kendine itiraf etmeyebilir. Ben edenlerdenim. Ancak bilinç düzeyinin düşük olduğu zamanları, yüksek bilinçle değerlendirip kişinin kendi için devri sabık üretmesini anlamlı bulmuyorum.


Hayattaki en büyük güç nedir?
İnsan hayatından bahsediyorsanız eğer, insanın yaratıcısıyla bağ kurduğu anları, gücünün doruk noktası sayarım.


Mesleğiniz için hiç risk aldınız mı?Mesleğimi meslek olarak kabul etmek, Türkiye de kariyer alanında alınabilecek en büyük risktir.

Hiç mesleğinize dair pes ettiğinizi geri çekilmek istediğiniz bir dönem oldu mu?
Mühendislik eğitimim sırasında bırakmıştım. Bu yüzden başıma gelmeyen kalmadı. Sonra tüm o olumsuzluklardan kurtulabilmek için dönüş yaptım. Bu aldığım en doğru kararlardan biriydi.

Ailenizle iletişiminiz nasıldır?
Ben onlardan razıyım. Aynı şey onlar için geçerli mi? Bunu onlara sormak gerek.


Şu sıralar neler yapıyorsunuz? Projelerinizden bahseder misiniz?
Eylül ayında Makedonya’da katılacağım kongreye hazırlık yapıyorum. Ekim ayında Kültürel Performing Arts’da sahnelenecek olan Paravanlar adlı oyunun provaları devam ediyor. Kültür Bakanlığı’nın projesini yeni bitirdik. Önümüzdeki yıl o oyun da devam edecek. Şu sıralar en çok ağırlık verdiğim çalışma doktora tezim. Bir-iki ay içinde o da tamamlanacak. Ondan sonra uzunca bir süre dinlenmek istiyorum.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.