Erkek Aslan Aslan da Dişi Aslan Aslan Değil mi?
Geçtiğimiz günlerde yakıcı yaz güneşinin vücudumda oluşturduğu yanıklara uygun bir krem
almak için eczaneye gittim. Gittiğim eczanede bağıra bağıra konuşan yaşını başını almış bir
kadın vardı. Belli ki dertliydi. İçeridekilerin başını itinayla şişiriyordu. Konuşmalarında geçen
şeyler hayatın hiç adil olmadığıyla ilişkiliydi. Her neyse, buraya kadar beni ve sizin
okuduğunuz bu yazıyı ilgilendiren bir şey yoktu. Yazıma konu olan ve bu hanımefendinin(!)
bana bu başlıkta geçen atasözünü hatırlatmasına sebep olan esas şey; kadının ben
alışverişimi tamamlamaya çalışırken dönüp bana ''Kızım sen evli misin bekar mısın?''
sorusunu sormasıyla başladı . Yirmi iki yaşında bekar bir genç kadın olarak soruya kibarca
'' Hayır.'' cevabını verdim. Karşılık olarak kadın bana olumsuz bir ifadeyle ''Kızım kendine çok
dikkat et. '' dedi.
Merak kediyi öldürürmüş. Gerçekten öyle oldu ve meraklanıp ona gülümsedim ve; ''Neden
kendime dikkat etmeliyim?'' sorusunu sorma gafletinde bulundum. Keşke sormasaymışım.
Bir psikolog olarak ve insanların iyiliğine yazmayı amaç edinmiş bir yazar olarak bu sorunun
cevabı beni öylesine sinirlendirdi ki çizgi filmlerde olduğu gibi başımdan çıkan kırmızı dumanı
görebiliyordum. Cevap olarak ne mi verdi de beni sinirlendirdi? :
-Kızım, erkekler çok kötü. Koru kendini.
Şimdi, kötülüğü yaymak istemiyorum. Bu yüzden o kadının ''Koru kendini...'' dedikten
sonrasını yazımda sansürlüyorum. Çünkü şu an bu yazıyı okuyan erkek/kadın hiçbir
okurumun beynini ve fikrini kirletmek istemem. Size bunu entelektüel bir sansürle
sunacağım. O kadının söyledikleri; kısa bir açıklama gerekirse şunlar üzerineydi:
1.Erkek cinsinin kadın cinsi üzerine etkisi; kötü etkisi.
2.Kadınları bir insan olarak değil, cansız bir varlıkmışçasına karşı cins tarafından
nitelendirdiği.
3.Yukarıda yazdığım gibi kendime çooook çok çok çok dikkat etmem gerektiği.
4.Küfür içerikli bir konuşmayla eğer kendimi korumazsam erkekler tarafından başıma
gelecekleri felaket tellallığı yaparak söylemesi.
Kadından kurtulmak için kapıya yöneldim. Hala erkek cinsini kadın cinsine üstün gören,
üstünlüğü kötülükler üzerinden besleyen bu kadından kurtulmak için cevap olarak:
-Hanımefendi(!) erkekler iyiler! İYİLER! , dedim.
Kadın sarsıntı geçirmiş bir ifadeyle kekeledi:
-İyiler mi?
''Evet iyiler,'' dedim ve kendimi güç bela dışarıya attım.
Aslında bu diyalogu yazı konusu yapmazdım. Yazı konusu yapmamın nedeni gün içinde fark
ettim ki hemcinslerimizin acı çeke çeke hayata yadsıdığı şeyleri bu kadın bana kabaca
söylemişti. Aslında o güne dek gayet aklıselim kadınlardan duyduğum gördüğüm şeylerdi
bunlar.
Evet kadınlar güçsüzlüklerini kendilerine hakaret ederek dillendiriyorlardı.
Evet, kadınlar erkekler hiçbir şey yapmasalar bile hatta onları mutlu etseler bile kendilerini
koruma dış güdüsüyle hareket ediyorlardı.
Erkeklerin burada mağdur durumda kaldığını düşünerek o kadına cevap verirken diğer tüm
hemcinslerimin bu cevapları düşünmesini dileyerek şunları yazıyorum:
1. Evli miyim bekar mıyım sorusuyla konuya girmenden dolayı sana şunu soruyorum.
Bekarlık ne zamandan beri güçsüzlüğün sembolü oldu? Sinekten kocam olsa şu an
bulunduğum konumdan daha mı yukarıda olacaktım senin gözünde?
2. Erkekler çok kötü diyorsun, örnekler getiriyorsun gözümün önüne. Evet, yaşanılan
çok kötü olaylar oldu. Tüm ülke, tüm dünya yeri geldi, yaşanılan cinsiyet farkı olayları
yüzünden yas tuttu. Peki bunlar sana tüm erkekleri genelleme hakkını nereden
veriyor? Sen erkekler kötü derken sana iyilik yapan erkekleri, -belli ki bir annesinsana
aşkı tattıran erkeğini nasıl kötü diye sıfatlarsın? Ve bu hasta düşünceni o
eczanede ben dahil diğer iki genç kadının düşüncelerine nasıl yerleştirmeye
çalışırsın?
3. Koru kendini, dikkat et kendine diyerek erkeklerden soğutmaya çalışıyorken , kendi
kızların dahil, kadınları düşüncesi olmayan, nefes almayan, iradesiz ve güçsüz olarak
niteliyorsun ya; ilişki yaşamaktan korkutuyorsun, yaftalıyorsun, hakaret ediyorsun,
hatırlatırım sana; bu ülkenin kadın kahramanlarını;
Fatma Seher Erden'i kocası subay dervişlerinden Ahmet Bey ile evlenip kocasının
askerlik hayatını nasıl paylaştığını
Şerife Bacı'yı nasıl cephaneleri götürürken şehit olduğunu,
Hafız Selman İzbeli'yi askerleri için nasıl organize olduğunu ve yönetici olarak nasıl
hareket ettiğini
Cesaret örneği Gördesli Makbule'yi, Kocayayla baskınında geri çekilen silah
arkadaşlarına cesaret vermek için nasıl öne atılıp oracıkta hayatını yitirdiğini...
Şimdi yabancı yaşını başını almış hanımefendi(!) sana ve kızım sana söylüyorum gelinim sen
anla tasavvuruyla hemcinslerime şunu soruyorum:
''Hayat; erkek kadın ayrımındaki zayıflıkları düşünerek geçirilecek kadar basit mi?
Kendinizi küçülttüp, güçsüzlüğünüzü savunurken erkekleri istismar etmiş olmuyor
musunuz? Kendi gücünüzün farkına ne zaman varmayı düşünüyorsunuz? Daha mı çok
örnek lazım? ''
**Benlik konusunu kaleme aldığım Ben'i Keşfet kitabını D&R mağazalarından online satın
alabilirsiniz. Link : www.dr.com.tr/Kitap/Beni-Kesfet/
almak için eczaneye gittim. Gittiğim eczanede bağıra bağıra konuşan yaşını başını almış bir
kadın vardı. Belli ki dertliydi. İçeridekilerin başını itinayla şişiriyordu. Konuşmalarında geçen
şeyler hayatın hiç adil olmadığıyla ilişkiliydi. Her neyse, buraya kadar beni ve sizin
okuduğunuz bu yazıyı ilgilendiren bir şey yoktu. Yazıma konu olan ve bu hanımefendinin(!)
bana bu başlıkta geçen atasözünü hatırlatmasına sebep olan esas şey; kadının ben
alışverişimi tamamlamaya çalışırken dönüp bana ''Kızım sen evli misin bekar mısın?''
sorusunu sormasıyla başladı . Yirmi iki yaşında bekar bir genç kadın olarak soruya kibarca
'' Hayır.'' cevabını verdim. Karşılık olarak kadın bana olumsuz bir ifadeyle ''Kızım kendine çok
dikkat et. '' dedi.
Merak kediyi öldürürmüş. Gerçekten öyle oldu ve meraklanıp ona gülümsedim ve; ''Neden
kendime dikkat etmeliyim?'' sorusunu sorma gafletinde bulundum. Keşke sormasaymışım.
Bir psikolog olarak ve insanların iyiliğine yazmayı amaç edinmiş bir yazar olarak bu sorunun
cevabı beni öylesine sinirlendirdi ki çizgi filmlerde olduğu gibi başımdan çıkan kırmızı dumanı
görebiliyordum. Cevap olarak ne mi verdi de beni sinirlendirdi? :
-Kızım, erkekler çok kötü. Koru kendini.
Şimdi, kötülüğü yaymak istemiyorum. Bu yüzden o kadının ''Koru kendini...'' dedikten
sonrasını yazımda sansürlüyorum. Çünkü şu an bu yazıyı okuyan erkek/kadın hiçbir
okurumun beynini ve fikrini kirletmek istemem. Size bunu entelektüel bir sansürle
sunacağım. O kadının söyledikleri; kısa bir açıklama gerekirse şunlar üzerineydi:
1.Erkek cinsinin kadın cinsi üzerine etkisi; kötü etkisi.
2.Kadınları bir insan olarak değil, cansız bir varlıkmışçasına karşı cins tarafından
nitelendirdiği.
3.Yukarıda yazdığım gibi kendime çooook çok çok çok dikkat etmem gerektiği.
4.Küfür içerikli bir konuşmayla eğer kendimi korumazsam erkekler tarafından başıma
gelecekleri felaket tellallığı yaparak söylemesi.
Kadından kurtulmak için kapıya yöneldim. Hala erkek cinsini kadın cinsine üstün gören,
üstünlüğü kötülükler üzerinden besleyen bu kadından kurtulmak için cevap olarak:
-Hanımefendi(!) erkekler iyiler! İYİLER! , dedim.
Kadın sarsıntı geçirmiş bir ifadeyle kekeledi:
-İyiler mi?
''Evet iyiler,'' dedim ve kendimi güç bela dışarıya attım.
Aslında bu diyalogu yazı konusu yapmazdım. Yazı konusu yapmamın nedeni gün içinde fark
ettim ki hemcinslerimizin acı çeke çeke hayata yadsıdığı şeyleri bu kadın bana kabaca
söylemişti. Aslında o güne dek gayet aklıselim kadınlardan duyduğum gördüğüm şeylerdi
bunlar.
Evet kadınlar güçsüzlüklerini kendilerine hakaret ederek dillendiriyorlardı.
Evet, kadınlar erkekler hiçbir şey yapmasalar bile hatta onları mutlu etseler bile kendilerini
koruma dış güdüsüyle hareket ediyorlardı.
Erkeklerin burada mağdur durumda kaldığını düşünerek o kadına cevap verirken diğer tüm
hemcinslerimin bu cevapları düşünmesini dileyerek şunları yazıyorum:
1. Evli miyim bekar mıyım sorusuyla konuya girmenden dolayı sana şunu soruyorum.
Bekarlık ne zamandan beri güçsüzlüğün sembolü oldu? Sinekten kocam olsa şu an
bulunduğum konumdan daha mı yukarıda olacaktım senin gözünde?
2. Erkekler çok kötü diyorsun, örnekler getiriyorsun gözümün önüne. Evet, yaşanılan
çok kötü olaylar oldu. Tüm ülke, tüm dünya yeri geldi, yaşanılan cinsiyet farkı olayları
yüzünden yas tuttu. Peki bunlar sana tüm erkekleri genelleme hakkını nereden
veriyor? Sen erkekler kötü derken sana iyilik yapan erkekleri, -belli ki bir annesinsana
aşkı tattıran erkeğini nasıl kötü diye sıfatlarsın? Ve bu hasta düşünceni o
eczanede ben dahil diğer iki genç kadının düşüncelerine nasıl yerleştirmeye
çalışırsın?
3. Koru kendini, dikkat et kendine diyerek erkeklerden soğutmaya çalışıyorken , kendi
kızların dahil, kadınları düşüncesi olmayan, nefes almayan, iradesiz ve güçsüz olarak
niteliyorsun ya; ilişki yaşamaktan korkutuyorsun, yaftalıyorsun, hakaret ediyorsun,
hatırlatırım sana; bu ülkenin kadın kahramanlarını;
Fatma Seher Erden'i kocası subay dervişlerinden Ahmet Bey ile evlenip kocasının
askerlik hayatını nasıl paylaştığını
Şerife Bacı'yı nasıl cephaneleri götürürken şehit olduğunu,
Hafız Selman İzbeli'yi askerleri için nasıl organize olduğunu ve yönetici olarak nasıl
hareket ettiğini
Cesaret örneği Gördesli Makbule'yi, Kocayayla baskınında geri çekilen silah
arkadaşlarına cesaret vermek için nasıl öne atılıp oracıkta hayatını yitirdiğini...
Şimdi yabancı yaşını başını almış hanımefendi(!) sana ve kızım sana söylüyorum gelinim sen
anla tasavvuruyla hemcinslerime şunu soruyorum:
''Hayat; erkek kadın ayrımındaki zayıflıkları düşünerek geçirilecek kadar basit mi?
Kendinizi küçülttüp, güçsüzlüğünüzü savunurken erkekleri istismar etmiş olmuyor
musunuz? Kendi gücünüzün farkına ne zaman varmayı düşünüyorsunuz? Daha mı çok
örnek lazım? ''
Seray Küçük
**Benlik konusunu kaleme aldığım Ben'i Keşfet kitabını D&R mağazalarından online satın
alabilirsiniz. Link : www.dr.com.tr/Kitap/Beni-Kesfet/
Leave a Comment